Neden Gitmek ?
- Sercan özüsağlam
- 7 May 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 May 2020
Gitmek, içi boş bir eylem değildir aslında. Gitmek, sadece bir eylem meselesi değil, bir duruştur esasında, bir meydan okumadır. Kime ? Neye? göre meydan okuma, elbette kendinize, hayata baktığınız yer ile durduğunuz nokta, prensipleriniz, etik değerleriniz, aileniz, sevdiğiniz, maddi, manevi her ne varsa geride bıraktıklarınızdır. Hep soruyorum neden gitmek diye? Yaşamın bana sundukları ve sunmadıkları bir yana, hayatın güzel şeyler vaat etme umuduyla, bir kavgaya girebilir insan, en büyük kavgası insanın gitmek, çünkü geride bıraktıklarını düşünür hep, oysa ki geride bıraktıkların, düşünmez senin düşündüğün kadar ve sonunu bilmeden gidememekten korkarsın, aslında korkun gidememek de değildir, sonunu bilmediğin bir yol olarak görmendir. Korkularımızla yüzleşmemek, gitmekten çok daha ağır bir bedel değil midir ? Bir insan gitmeyi seçer, bir çok sebepten ötürü, kimi özgür yaşamayı, kimi daha iyi bir maddi geleceği, kimi unutulmaz bir anı kovalamayı, kimi hayatının aşkını bulmayı, kimi, eşine dünyanın başka bir noktasında ,tüm zorluklara rağmen yeniden aşık olmayı, aile kurmayı.... Daha bir çok sebep sayabilirim elbette hangi sebep olursa olsun gitmek , sadece bir eylem meselesi değildir, bir meydan okumadır. Kendini keşfetmektir, yeniden bulmaktır kendini. Bir devrim başlatmak istiyorsan eğer durma! Önce, kendi devrimini gerçekleştir. Kendi devrimini gerçekleştir ki gitmek amacına hizmet etsin. Belki gitmek düşündüğün gibi, sana sonsuz mutluluğu, huzuru, bereketi getirmeyecek, dünyanın uzak bir ülkesinde adını bilmediğin insanların, dilini, duygusu bilmediğin bir yerde sorunlarla mücadele etmenin ve daha da güçlenmenin, yolunu bulacaksın. Evren denen bu sonsuzluğun içinde, aslında çokta büyük bir dünyada yaşamadığının farkına varıp, kafandaki sınırları atacaksın, işte o zaman, işte o zaman huzursuzluğu da sevecek ve kabulleneceksin. Bir gün dara düşersen bunu hatırla!!! ve unutma yola çıkarken, dünyanın en mutlu insanı veya en mutsuz insanı olman fark etmez. Yol gitmek, sana güllerle kaplı bir yol vaad etmez, dikenleri ile birlikte güller güzeldir. Ve yol nasıl olursa olsun, gittiğin yolun hiç bir önemi yoktur, asıl olan varmak istediğin noktadır.
Bir şubat akşamında, gitmek aklıma düştüğünde bir korku kaplamıştı içimi, acabalarla dolu bir gecenin, sabahında. Oysa daha önce ki gitmelerimi unutmuştum. Sahi ben daha öncede giderdim. İlk gidişimi anımsadım ve güldüm, buruk bir aşk hikayesiydi henüz 20' lı yaşlardayım, düştüm yollara ve duygu öyle güzel geldi ki hep gittim, farklı farklı sebepler yaratarak. Bir kez daha... bir kez daha... Neden diye sordum kendime, sonra anladım ki körelmiş bir duyguyu bastırmak, insanda korku ve endişeyi de beraberinde getiriyormuş bunu hissettiğim an yeniden gitmek istedim, eski gitmelerin onuruna yakışır biçimde o gün bugün gitmek istiyorum... Yeni filizlenen bir duygunun peşinden koşmak ve sonuca erdirmenin dayanılmaz hafifliği ve huzuru, tarif edilemez bir duygudur. Elbet ki gidememekte bir kader değildir, bir çok sebepten ötürü gidemez insan, ama kaldığı yerde mutluluğu kovalamakta başka bir mücadeleyi gerektirir, başka bir hesaplaşmayı. Gitmek veya kalmak tamamen bir tercih meselesidir. Bir gün geriye dönüp baktığımda, en çok kalmanın verdiği ızdırabı duyacağıma, gitmelerimle yaşamayı tercih ederim. Sonunda her ne olursa olsun, insanlar, doğar, büyür ve tercihleri ile yaşar ve ölür, tek ilahi gerçek budur.

Yorumlar